Fikirler Ölmez: Atatürk’ün Mirası ve Yaşayan İdealleri.
- Yıldırım Sugöze

- 7 Kas
- 2 dakikada okunur
Her 10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün fiziki olarak aramızdan ayrıldığı hüzünlü bir anmadır. Ancak bu tarih, bir kaybın ötesinde, büyük bir lidere ait fikirlerin ve devrimlerin ölümsüzlüğünü yeniden idrak etme günüdür. Çünkü bilindiği üzere, fikirler ölmez.Atatürk’ün devasa mirası, sadece kurduğu devletin sınırları içinde değil, tüm dünyada ilham kaynağı olmaya devam eden bir düşünce sistemine dayanır. Bu sistemin temel direkleri; bağımsızlık, akılcılık, bilimsellik ve çağdaşlaşmadır.
Akıl ve Bilim: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” sözüyle Atatürk, dogmaların karşısına bilimi koydu. Bugün, teknoloji çağında ilerlememizin ve toplumsal sorunlara rasyonel çözümler bulmamızın yegane yolu, onun bu ilkesine bağlı kalmaktan geçmektedir.

Tam Bağımsızlık: Sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik ve kültürel bağımsızlığı da temel alan bu ideal, Türkiye’nin küresel sistem içinde onurlu bir yer edinme mücadelesinin ana motorudur.

Laiklik ve Çağdaşlık: Toplumun bireylerini özgürleştiren, farklı inanç ve yaşam tarzlarını güvence altına alan laiklik ilkesi, Türkiye’nin modern bir toplum olarak varlığını sürdürmesinin temelidir.Atatürk, kendisini “bıraktığı mirasın bekçisi” olarak değil, fikirlerinin geliştiricisi ve devrimlerinin sürdürücüsü olarak tanımlayan nesiller yetiştirmeyi amaçladı.

“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”1933 yılında Atatürk’ ün Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’e hitaben söylevi, Kemalist Devrim ve İdeolojisi, İsmet Giritli, İ.Ü. Yayınları, İstanbul
Bugün, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, karşılaştığımız her zorlukta, onun yol gösterici ilkelerine dönmek, geleceğe dair umudumuzu yeşertiyor. Atatürk’ün bedeni 10 Kasım 1938’de ebediyete uğurlanmış olsa da, onun ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ vizyonu, bağımsızlık aşkı ve bilime olan inancı, Türkiye’yi aydınlatan sönmez bir meşale olarak yaşamaya devam edecektir.





Yorumlar